Bebeklerin uyku döngüleri ve uyku evrelerinin mimarisi yetişkinlerinkinden çok farklıdır. Çünkü beyinleri ve sinir sistemleri henüz olgunlaşmamıştır ve hızla değişmekte ve gelişmektedir. Özellikle ilk 3 ayda, uyku/uyanıklık, aktivite, beslenme gibi beden fonksiyonlarını düzenleyen 24 saatlik Sirkadiyan Ritim oluşmamış ve melatonin salgısı başlamamıştır. Dolayısıyla bebekler, gece uzun zamanlı bloklar şeklinde değil, tüm 24 saate yayılan çok sayıda uyku uyurlar. Özellikle ilk aylarda gece uykusuna daha geç yatma eğilimi gösterirler.
Bir bebeğin uyku evrelerine baktığımızda yetişkinlerden farklı olarak şunları görebiliriz:
Yeni doğan bebekler iki fazdan oluşan döngüler şeklinde uyurlar. Bunlar aktif uyku ve sessiz uykudur. Aktif uyku sırasında bebeklerin gözleri hızlıca hareket eder ve bedenlerinde ani hareketler olabilir. Diğer yandan, sessiz uyku sırasında bebek hareketsiz kalır, nefes alıp verme yavaşlar ve daha düzenli hale gelir.
Yeni doğan bebekler uykularının büyük kısmını, REM uykusu olarak da bilinen, aktif uykuda geçirirler, ki bu faz beyin gelişimi ve bellek için çok önemlidir.
Bebekler büyüdükçe, non-REM olarak da adlandırılan, sessiz uykuda geçirdikleri süre artar. Bu faz, fiziksel ve bilişsel gelişimin gerçekleştiği ve bebeğin büyüme hormonu salgıladığı fazdır.
Yeni doğan bebeklerde bir uyku döngüsü yetişkinlerden kısadır ve 50-60 dakika kadar sürer. Her 2-4 saatte bir beslenmek için uyanırlar ve günde yaklaşık 16-18 saat uyurlar ve uykuya dalmaları daha uzun sürer.
Dolayısıyla bebekler bu uyku döngüleri arasında ya da daha kolay uyanabildikleri REM dönemlerinde sık sık uyanırlar. 3 ay ve 1 yaş arasında bebeklerin uyku yapısı yavaş yavaş yetişkinlerinkine benzemeye başlar. Gündüz uyku süreleri ve sıklığı azalırken, gece uykuları daha uzun bloklar halinde olur. Ama her bebek farklıdır ve pek çok bebeğin bir yaşından sonra da gecede en az bir kez uyanmaya devam etmesi normaldir.
Bunun neden böyle olduğu sorusuna evrimsel açıdan yanıt verilebilir: Güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsü. Çünkü sık uyanan ve bakıcının ilgisini talep eden yavruların tehlikelerden korunma şansı daha fazladır. Ve tabii ki, hızla büyümekte olan bebeğin sık sık beslenmeye ihtiyacı vardır.
Her ne kadar durum böyle olsa da, yetişkin olan ebeveynlerin de uzun bloklar halinde uykuya ihtiyacı olduğu da bir gerçektir. Dolayısıyla mümkün olduğunda, bakım verenler arasında görev paylaşımı işleri kolaylaştırabilir. Bir Afrika atasözünün dediği gibi: “Bir çocuk yetiştirmek için bir köy gerekir”. Tabii ki yardım almaktan başka yapabileceğiniz şeyler de var. Bunun için bebeğinizin iç saatini etkileyen/düzenleyen etkenleri ele alalım:
Işık: Sirkadiyan ritmi düzenleyen en güçlü etken ışıktır. Bebeğinizin sabah erkenden ve gün boyunca gün ışığına maruz kalması ve güneş battıktan sonra yapay ışıklara maruz kalmaması yapacağınız en etkili müdahale olacaktır. Bebeğinizin odasında uyuduğu süre boyunca kullanabileceğiniz ışık geçirmeyen perdeler ya da panjur bulunması işinizi kolaylaştıracaktır. Eğer geceleri bebeğinizi beslemek ya da altını değiştirmek için az da olsa ışığa ihtiyaç duyuyorsanız, en iyisi kırmızı bir ışık kullanmanız olur.
Sıcaklık: Serin bir ortam uykunun daha derin ve rahat olmasını sağlar. 20-22 C sıcaklık uyku için en idealidir.
Gürültü: Uyku ortamının sessiz olması, ani ve yüksek seslerin olmaması en uygunudur. Eğer bu sağlanamıyorsa, fondaki gürültüyü baskılamak için beyaz gürültü ile maskeleme yapılabilir.
Günlük aktiviteler ve beslenme: Bebeğiniz uyandığında güne enerjik bir başlangıç yapmak, gün boyunca belli rutinleri izlemek, akşam olduğunda tempoyu düşürerek sakinleşmek, emziren anneler için kahve, çay gibi uyarıcı gıdalardan sakınmak sirkadyan ritmin ayarlanmasında etkili faktörlerdir.
Beslenme konusunun ayrıca şöyle bir önemi var: Anne sütünün içeriği gündüz ve gece farklılık gösterir; gün içinde salgılanan anne sütünde kortizol, bağışıklık elemanları ve tirozin aminoasidi daha yüksek iken gece salgılanan sütte melatonin, leptin hormonu (tokluk hissi verir) ve triptofan aminoasidi gibi uykuyu destekleyen maddeler bulunur. Özellikle ilk aylarda kendi melatonin salgısı olmayan bebekler için anne sütündeki melatoninin bebeğin gece uykusu için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Aslında bebeğinizin uykusu için, daha bebeğiniz doğmadan önce yapabileceğiniz şeyler var.
Bir anne adayının yaşam tarzı, stres seviyesi, ışık maruziyeti, beslenme alışkanlıkları, uyku düzeni bebeğini doğrudan etkilemektedir. Annenin sinir sistemi ve hormonal durumu (kortizol, melatonin, insülin vs.), bebeğin anne karnındaki gelişimi, doğum süreci ve doğum sonrasında bebeğin stres düzeyi ve uyku alışkanlıkları üzerinde etkili olduğu gösterilmiştir.
Dolayısıyla, annenin bilinçli seçimler yaparak mümkün olan en sağlıklı yaşam tarzını belirlemesi önem taşır.
Annelerin ve ailelerin kendileri ve bebekleri için özgür ve bilinçli seçimler yapabilmesine olanak verecek toplumsal, ekonomik ve sosyal koşulların bulunduğu bir dünya temennisi ile…🐞